Kayıtlar

Nazım'ın ''Bir Sincap Gibi Mesela'' Hikmet'i

''Kardeşlerim  bakmayın sarı saçlı olduğuma  ben Asyalıyım  bakmayın mavi gözlü olduğuma  ben Afrikalıyım''   Diyecek kadar Hümanist, ''Güzel günler göreceğiz çocuklar'' Diyecek kadar Fütürist olan mavi gözlü devimiz Nazım Hikmet'in,  benim felsefeme yaptığı katkıdan bahsetmek istiyorum. Nazım'ın aklıma en çok takılan ve büyük bir ciddiyetle okuduğum şiiri ''Yaşamaya Dair'' den bir parça; ''Yaşamak şakaya gelmez, Büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın, Bir sincap gibi mesela...'' Bir sincap gibi mi mesela? O kadar ciddi gözüken hayvan, ormanlar kralı aslan varken o küçük sincap mı?  Kafamda bu tür sorular varken üzerine gitmeli, daha çok araştırmalıydım.  Fazıl Say ve Genco Erkal'ın '''Yaşamaya Dair'' yorumlamalarını dinledim. Ne bestelemede ne de anlatım da büyük bir ciddiyet vardı. Sanki onlarda tıpkı benim gibi Nazım'a sorar gibiydi. Artık emindim, sincapların bir esprisi olmalıydı... Sinc...

Sahne Tozu Öksürtmez

Çehov'un Martı'sındaki Treplev'in tanımıyla sahnenin yapay ışığındaki o üç duvarlı odada yutulan toz... Kime uğrar bu toz?  Yüzlerce kişinin önünde sanatlarını icra edecek olan gösteri insanları, oyunun yazarı, rejisörü, dekor için sahneye sandalye taşıyan emekçilerine kadar herkese uğrar. Tiyatro, kurmaca metinlerden oluşmuş, zaman geçirmenize yardımcı olan bir aktivite değildir sadece. O sizi sanat yüklü  görsel iletişime maruz bırakan sahne tozu yutmuş insanlar size öyle çok şey katar ki... Oyunun yazarı yeri gelir hayatınızı yeri gelir kendinizi sorgulatır. Hatta bazı yazarları vardır ki bu yüce sanatın, seneler evvel yazdığı şeyi çözmeye çalışırız günümüzde hala. Bu işin öyle ustaları vardır ki çırağı sahnedeyken  ona adeta ilahi bir destek sağlamışçasına güven verir. Öyle aktörleri vardır ki izlerken bu adam ya çılgın olmalı ya bu yaşında çocukça davranmasından dolayı Peter Pan Sendromuna yakalanmış dedirtir kendine, hatta öyleleri vardır ki rolden çıkamaz ona bahşe...

''Kötü Adamlar''

 ‘’Kazandığım bir maçtan hiçbir şey öğrenmedim.’’ Ben bu sözü kurmaca evrenlerdeki kötü adamlarla bağdaştırmışımdır her zaman. Sebebi bu karakterlerin yaşadıklarının, travmalarının ve kullandıkları laflarının altındaki şifrelerinin bize ders niteliğinde olması. Günün sonunda genellikle kaybederler çünkü o senaryonun iyisinin romantik bir sona sahip olmaya ihtiyacı vardır. Bana göre o senaryodaki odaklanılması gereken iyi karakterin kötü karakteri final dövüş sahnesi klişesinde nasıl alt ettiği değil ‘’bir insanı delirtmek için bir kötü gün yeter’’ diyen Joker’in kötü günü ya da eski kölelik zamanlarından kalan hata yapmaktan nefret etme huyu olan Darth Vader’ın neden mükemmel olmak istemesidir. Bu şekilde kaybettiğimiz maçtan çok şey öğrenebiliriz…